YAŞAMDA ARZULAR DOYUM VE BIKKINLIK

14.11.2021 YAŞAMDA ARZULAR DOYUM VE BIKKINLIK İdealler ve hayallerle kuşatılmış olarak yaşamın içinden süzülürken her şeyin daha iyisi, daha güzeli, daha büyüğü, daha güçlüsü, daha lüksü, gösterişlisi ve daha konforlusuna ulaşma isteği bizi bunları elde edebilme adına bir çaba içine sokar.  Arzular yaşam tarzına daha lüks ve gösterişli restoranlar, tatiller ve geziler olarak yansır. Bu çaba bazen büyük hırslara bile dönüşebilir.

Çevremizde, mali gücü oranında arabalarını, teknelerini, evlerini, iç dekorasyonlarını, eşyalarını, giysilerini, aksesuarlarını sürekli yenileyen kişilere mutlaka rastlamışızdır. Hatta alışveriş yoluyla ve para harcayarak mutluluğu arayanlar olduğunu biliriz. İş yaşamında da özellikle erkeklerde, terfi yoluyla yükselme ya da eldeki işi büyüterek itibar ve mali güç elde etme arzusu önem taşır. 

Diğer yandan biyolojik ve kimyasal bir yapıdan oluşan beden yapımızın dayattığı arzular da bizi rahat bırakmaz ve kontrolü altında tutmaya çalışır. Baskıya dönüşen bu durum bizi bedensel arzuları tatmin amacıyla eylemler yapmaya zorlar. Maalesef bu eylemler başta evlilikler olmak üzere ilişkilerin yönetiminde büyük sorunlara neden olur.

Peki, bu arzuların gerçekleşmesi durumunda elde edilen haz ne kadar kalıcı olabilir?

İnsan arzularının yönlendirmesiyle dışarıdan elde ettiklerinden bir süre haz alarak doyum duygusu yaşar. Ancak bu süre sınırlıdır. Hatta bazı durumlarda birkaç gün hatta birkaç saat veya dakika içinde bile hızla düşüşe geçerek yok olabilir. Bu duruma neden bedensel yapımızın temelini oluşturan hücre yapımızdır.

Hücre bir süre sonra doyuma ulaşarak dışarıdan elde edilen her türlü zevke kendisini kilitler. Bu kilitlenme sonucu arzulanarak elde edilene karşı ilgi ve heyecan da sona erer. Artık o lüks ve gösterişli tekne veya araba sıradan bir tekne ya da arabaya, mobilyalar ve ev sıradan bir eve dönüşmüş lüks restoran ve geziler zevk veremez duruma gelmiştir. Girilen ilişkideki heyecan sona ermiş bıkkınlık başlamıştır. Yeni iş pozisyonu sanki bir önceki gibidir. Kurulan yeni iş, şirket veya yeni fabrika mevcut olandan farklı değildir. Bu bir doyum ve bıkkınlık durumudur.

Doyum ve devamında bıkkınlık hisseden bir kişi durup “Ben ne yapıyorum?” diye kendini sorgulamak yerine yeni zevkleri tatma arayışına yönlenebilir. İmkânları oranında yeni zevklere yöneliş yine doyum ve bıkkınlıkla sonlanmak zorundadır. Böyle durumlarda çıkış yolu arayışının bazı insanları yaşam tarzlarını tamamen değiştirmeye yönlendirdiğini görürüz. Aniden münzevi yaşama dönenler bunun güzel bir örneğidir.

Doyum ve bıkkınlık durumu özellikle erkekleri zihinsel uyuşturuculara yönlendirebilir. Bunların başında alkol bağımlılığını söyleyebiliriz. Sürekli alkol tüketerek doyum ve bıkkınlık duygularını bastırma yolunun seçilmesi kişinin başta ailesi, çevresi, işi ve ilişkilerine olumsuz yansırken sağlığına da önemli hasar verecektir.

İnsanın, imkânları oranında yaşamındaki konfor düzeyinin yükselmesi doğal bir durumdur. Ancak arzularının dayatmasıyla dışarıdan elde ettikleriyle beslenme yolunu seçen biri için doyum ve bıkkınlık kaçınılmazdır.

Doğal ve sonsuz olanın yegâne besini HUZUR VE SEVGİDİR. Ancak insan deneyim kayıtlarının zihninde biriktirdiği olumsuz duyguların sürekli kendilerini hatırlatmasıyla yaşamdan tat almakta zorlanır. Bu duyguların temelini bastırılmış öfkeler oluşturur. En derinde kendisine sonra başkalarına öfkelidir. Rahatlama ancak bu öfkelerin boşaltılmasıyla gerçekleşebilir.

Rahatlayan insanın içini huzur ve sevgi kaplar. Huzur ve sevgiyle sahip olduğu her şey ona sonsuz haz verecektir.

YORUMLAR
İlk yorumu sen yap !