İNSANIN İSPAT MÜCADELESİ

1.05.2023 İNSANIN İSPAT MÜCADELESİ İlk pekiyi dolu okul karnemizi aldığımızda onu gururla ebeveynlerimize gösterdiğimizi anımsarız. Bunu yaşamımız boyunca okulda aldığımız notlar ve başardığımız sınavlar izler. Bir yandan akademik kariyerimizdeki ilerlemelerle gurur duyarken diğer yandan iş yaşamımızdaki terfilerimizi, başarılı, kazançlı girişimlerimizi ailemizle ve sosyal çevremizle paylaşmaktan haz duyarız. Bir aile kurduğumuzda ve çocuk sahibi olduğumuzda çevremizin mutluluk temennileri ve takdirlerini alçak gönüllükle karşılarken içten içten gururlanırız.

Yaşamımız boyunca tüm çabalarımız bir AFERİN almak içindir. Övgü, kutsama, alkış anlamı taşıyan aferinsiz kalmamak için büyük gayret sarf ederiz. Aslında bütün eylemlerimizin altında yatan kendimizi İSPAT etme çabasıdır. Diğer bir deyişle yaptıklarımızın doğruluğunu delillerle çevremize göstererek ortaya koymaya çalışırız. Özellikle sosyal medya bizim için bu konuda eşsiz bir araç görevi görür.

Çabalarımızın sonucunda aferin alamamak ise bize hayal kırıklıkları yaşatır. Bu durumun süreklilik kazanması ve çözüm üretememek yaşamımıza hiçbir şeyden zevk alamama ve derin bir iç huzursuzluğu olarak yansır.

 Peki, bir insan yaşamı boyunca çevresine neden kendini kanıtlama gereği duyar? Neden çevresinden takdir bekler? Neden kendisini güçlü, başarılı ve mutlu olarak kanıtlamak ister?

Övgü, kutsama ve alkış olarak tanımladığımız ispat gereksiniminin altında yatan temel duygu DEĞERSİZLİK tir. Bunu fiziksel olarak bedenimizde eksik olan bir vitamine benzetebiliriz. Vitamin eksikliği bize nasıl bedensel sıkıntılar verirse özellikle bir başarısızlık yaşadığımızda tattığımız değersizlik duygusu da bize zihinsel sıkıntılar verecektir.

Yaşamda karşılaşılan sorunlar ve bunların yarattığı zorluklar kader planımızla ilgilidir. Bu zorluklarla mücadele şeklimiz ise bizim seçimlerimizden oluşur. Yanlış seçimler önümüzdeki engelleri zorlaştırırken doğru seçimler bu engellerin azalarak ortadan kalkmasını sağlar. Seçimlerini kendini çevresine ispat etme duygusuyla yapan bir kişi farkında olmadan DEĞER DİLENCİLİĞİ yapacaktır. Değer dilenme dışa bağımlılığa yol açar. Dışarıdan beklenen değerin alınamaması ise yaşama hayal kırıklıkları ve huzursuzluk olarak yansır.

Dışarıdan alınan değer YAPAYDIR ve GEÇİCİDİR. İnsanın kendi öz enerjisiyle oluşturduğu DEĞERSE dışa bağımlı değildir ve kalıcıdır. Kendi içindeki, öz ve doğal gücüne ulaşabilen kişi İSPATI bırakır. Bu durum yaşamına iç huzuru olarak yansır.

YORUMLAR
İlk yorumu sen yap !